24 Eylül 2008 Çarşamba

PS3

Mail Tracking
Outward Speedpost

Item Number: EE844723313HK

Posting Date Posting Time Drop-off Point
19-Sep-2008 20:12 Pick Up Service

Date # Location Delivery Status
19-Sep-2008 Hong Kong Item posted and is being processed.
19-Sep-2008 Hong Kong Processed for departure.
19-Sep-2008 Hong Kong The item left Hong Kong for its destination on 20-Sep-2008
22-Sep-2008 Turkey Arrived and is being processed

Product name Qty. Price/Unit Price
PlayStation3 Console (HDD 40GB Model) Satin Silver - 110V (Japan) 1 US$ 449.00 US$ 449.00
Sum US$ 449.00
Shipping US$ 131.40

Total US$ 580.40

3 gün oldu hala gelmedi..Adamlar 3 günde Hong Kong'dan Türkiye'ye gönderio..Bizimkiler elindeki şeyi 3 günde bana gönderemedi..3 3 3 Pe Se 3

22 Eylül 2008 Pazartesi

V for Vendetta

Güzelmiş.....
Yapım : 2006, ABD / Almanya
Tür : Bilim Kurgu / Aksiyon / Dram / Gerilim / Macera / Politik
Yönetmen : James Mc Teigue, James Mcteigue
Senaryo : Andy Wachowski, Larry Wachowski, David Lloyd (Kitap)
Oyuncular : Roger Allam, Eddie Marsan, Hugo Weaving, Natalie Portman, Stephen Rea, Stephen Fry, Rupert Graves, John Hurt, John Standing, Sinéad Cusack, Tim Pigott-Smith, Ben Miles, Natasha Wightman, Clive Ashborn, Emma Field-rayner
Seslendirenler : James Mcteigue
Yapımcı : Andy Wachowski, Larry Wachowski, Joel Silver, Grant Hill
Görüntü Yönetmeni : Adrian Biddle
Müzik : Dario Marianelli
Dağıtım : Warner Bros
Süre : 2 saat, 20 dk.
Gösterim Tarihi : 31 Mart 2006
yaaa...

18 Eylül 2008 Perşembe

Bell ya bunu görseydi?

Graham Bell

Alexander Graham Bell, 1847nci 3 martta, Edinburgh İskoçya'da dünyaya celdi - 1922nci 2 ağustosta, Baddeck Kanada'da hakkın rahmetine kavuştu , 1876'da telefonun icadı ile tanınan Alexander Graham Bell önce Ontario'ya, daha sonra Boston'a yerleşti, Boston Celtics'i kurdu..

Telefonu ilk icat eden Graham Bell'in annesi doğuştan 100 metre işitme engelliydi. Dedesi ve babası yıllarını işitme engellilere adadı. Özellikle babası işitme engellilere duymasalar bile konuşmayı öğretmenin yollarını geliştirmeye çalıştı. İki kardeşi veremden ölünce, babası kalan tek oğlunun sağlığı için Kanada'ya göçtü. Babasının ölümünden sonra onun çalışmalarını tanıtmak ve yaymak için çabalayan Graham Bell ABD'ye gitti. Burada bir süre işitme engellilere dil öğretmeni yetiştiren okulda çalıştı. Daha sonra kendi okulunu kurdu.

Ünü kısa sürede yayılan Bell, Oxford Üniversitesi’ne konuk öğretmen olarak çağrıldı. İngiltere'de eline geçen Alman Hermann von Helmholz adlı bilginin işitme fizyolojisine ilişkin kitabını okudu. Müzik sesinin bir tel aracılığı ile aktarılabilineceği düşüncesi üzerinde yoğunlaştı. Bu sırada başka bilim adamları da bu konularda çalışmalar yürütüyordu.

İngiletere'den dönen Bell, Boston Üniversitesi İnsan Sesi Fizyolojisi dalı profesörlüğüne getirildi. Kuramsal bilgilerini teknik destekle yaşama geçirmeye ve işitme engelliler için duymalarını sağlayacak aletler yapmaya girişti. Thomas Watson adlı bir elektrik mühendisi ile birlikte çalışmaya başladı. Çalışmalarını yürütmek için maddi destek gerektiğinde kendisine Avukat Gardnier Greene Hubbart yardım elini uzattı. Bell ve Watson 1875 yılında sesin tel üzerinden bir başka yere gittiğini ortaya çıkardı. Ancak ses anlaşılmaz bir durumdaydı. 14 Şubat 1876 günü Bell ve Gray telefon patenti almak için ayrı ayrı başvuru yaptı. Bell'e 7 Mart günü istediği patent verildi. 174.465 nolu patentini alan Bell atölyede denemelerini sürdürürken telefonu çalıştırmak için kullandığı bataryadan pantolonuna asit döküldü. Watson'u yardıma çağırdı:
Bay Watson, çabuk buraya gelin. Sizi istiyorum."

Bell yardımcısını yardıma çağırırken farkında olmadan 132 yıl önce 10 Mart günü ilk telefon görüşmesini yaptı. Watson Bell'in sesini "telefon"dan duydu. ABD'nin 100’üncü kuruluş yıldönümüne denk gelen bu buluşu ona düzenlenen Yüz Yıl sergisinde birçok ödül kazandırdı. Bell bilimsel çalışmalarını yürütmek için maddi ve manevi destek gördüğü Hubbart Ailesi’nden Mabel ile bir yıl sonra evlendi.

Eşi dört yaşından beri sağırdı. Bell öğrencisi olarak tanıdığı ve daha sonra evlendiği Mabel'e derin bir sevgi duydu. Artan ününe karşın hiçbir zaman ne eşini ne de işitme engellileri göz ardı etmedi. Eşine yazdığı bir mektupta "Eşin, hangi noktaya çıkarsa çıksın, ne denli zengin olursa olsun, emin ol işitme engellileri ve onların sorunlarını her zaman düşünecektir" diye yazmıştır.

Bugün öne çıkan buluşlarının gölgesinde kalan yapıtlarının çoğu işitme engeli konusundaydı. İşitme engelli annesinin ve eşinin duyamadığı sesleri kaydetmeyi başardı. "Gramofon"dan kazandığı parayı bugün de sağırlar için çalışmalar yürüten Alexander Graham Bell İşitme engelliler Kurumu’na harcadı. Fransa hükûmeti insanlığa hizmetinden dolayı onur ödülü ve para ödülü verdi. Verilen parayı Washington'da İşitme engelliler için Volta Enstitüsü’nü kurmada kullandı. İlk el telefonunu geliştirmek için Bell teknik sorunları alt etmeye çalışırken bir yandan da kendisini dava eden Gray'a karşı hukuk savaşı verdi. Telefon atölyeden 4 yılda çıkabildi. 1880 yılında Bell'e yardım eden Tainer radyofon adını verdikleri aleti denedi.

Bir okulun tepesine çıkan Tainer çok uzaktan görebildiği Bell'e telefonla seslendi "Bay Bell. Bay Bell. Beni duyabiliyorsanız lütfen pencerenin önüne gelip şapkanızı sallayın." Bell şapkasını salladığında artık telefon doğumunun ardından emeklemeye başladı. Sekiz yıl sonra Connecticut eyaleti ilk telefon şebekesine sahip kent oldu.

Telefon yakın yıllara dek Türkiye'de olduğu gibi santraller ve memurlar aracılığı ile yürütülüyordu. Bir süre sonra santrallerde erkek memur yerine kadın memurun çalışması geleneği başladı. İlk kadın santral memuru da Boston'da çalışmaya başlayan Emma Nut oldu.

Kimi siyah beyaz filmlerde gülme konusu yapılan "manyetolu telefon" görüşmeleri 1899 yılında Almon B. Stowger adlı birinin katkısı ile otomatikleşmeye yöneldi. İşin garip tarafı Stowger telefoncu değil cenaze levazımatçısıydı. Rakibinin eşi telefon şirketinde çalışıyordu. Cenaze işleri için Strowger'ı arayanları bu memur kendi eşine bağlıyordu. Bu zor durum karşısında çözüm bulmak için kolları sıvayan Strowger otomatik santralı yapmayı başardı. Halk yeni telefona "kızsız telefon" adını taktı.

Bugünkü telefonlara benzemeyen bir biçimdeydi. Üzerinde birler, onlar, yüzler basamağını temsil eden üç tuş bulunuyordu. Bağlanmak istenen numara tuşlara aranan numarada yer alan rakamın değeri kadar basılarak sağlanıyordu. Arayan kişi tuşa kaç kez bastığını sık sık şaşırdığı için karmaşaya da yol açıyordu. Bunun da çözümü çok geçmeden bulundu.

Kısa sürede New York sokaklarını telefon direkleri ve kablo hatları örümcek ağı gibi kapladı. Yürünmez bir hale gelen sokaklardaki bir telefon direği kabloları tutan 50 çapraz tahta taşıyordu. Telefon günlük yaşama değişik biçimlerde girmeye başladı.

O yıllarda yayımlanan gazetelere verilen bir reklamda telefon şöyle tanıtıldı:

"Sohbet. Ağızdan kulağa telefonla konuşarak çok daha rahat."

Bell 1915 yılında New York'u San Francisco'ya bağlayan ilk uzun kentlerarası telefon hattını açtı. Karşısında yine yardımcısı Watson vardı. Aradan geçen onca yıla karşın Bell ilk günü unutmadı. Watson'a "Watson seni istiyorum, buraya gel" dedi.

Telefonun olanaklarından yararlanarak müşteri çekmek isteyen oteller arasında kıyasıya bir savaş başladı. Oteller ünlü müzik, tiyatro, opera, konser salonlarına bağlanan telefon "Tiyatrofon" hattı ile aldıkları sesi lobilerinde oturan müşterilerine dinletmeye başladı. Bu evlere ve iş yerlerine yayıldı.

Graham Bell belleklerde telefonun bulucusu olarak yer etse de adının öne çıkmadığı çalışmaları da vardı. Bunlardan biri büyük bir ilgi ile tüm dünyanın izlediği National Geographic dergisindeki yöneticiliğiydi. Yüzyirmi yıl önce silahlı saldırıya uğrayan ve ağır yaralanan ABD Başkanı Garfield'ın bedenindeki kurşunların yerini belirlemede ilk kez kullandığı telefonik sonda, Röntgen'in X ışınları ile tanıyı geliştirilmesinde kullanıldı. Deniz ve hava taşımacılığı için projeler gerçekleştirdi.

1893 yılında telefon ile ilgili gelişmeleri kaleme alan bir yazar gözlemini şöyle dile getirdi: "Şu anda duyabildiğimiz sanatçı ve şarkıcıları bir süre sonra insanlık görmeyi de başaracak."

Bu sözler "televizyon" özlemi olarak yorumlanmasına karşın gelişen teknoloji görüntülü cep telefonlarını, internet üzerinden canlı yayınla iletişimi işaret ettiğini göstermektedir. Bilimkurgu severler ise "Uzay Yolu" filminden esinlenerek insanların ışınlanmalarından, insanların bulundukları yerde başka bir yerdeki olayı üç boyutlu olarak ekranlarda görerek ya da duyarak değil hissederek elde edeceği günleri tartışıyor.

İşitme engeline karşı yürütülen savaşımın sonucu insanlık dünyasının sağırlığını gideren bir buluşu armağan eden Bell öldüğünde ona duyulan büyük saygı ve sevgiden ötürü soyadından yola çıkarak telefonu simgelemek için kırmızı "çan" resimleri kullanıldı...

12 Eylül 2008 Cuma

11 Eylül 2008 Perşembe

Mahya

Ya niye ramazandan sonra da kullanılmaz ki? Böyle bişeyler yapılabilir belki...




6 Eylül 2008 Cumartesi

René Descartes; üşeniyorum öyleyse yarın...

René Descartes; 31 Mart Vaka-i Hayriye sonrası 1596 yılında doğmuş, 11 Şubat 1650'de KEY ödemelerini alamadan ölen Fransız matematikçi, ne biliim adamı ve filozof. Batı düşüncesinin son yüzyıllardaki en önemli düşünürlerinden, kankalarımdan biri.

Descartes ile birlikte, 1628'den itibaren yaptığımız on beş yıl süren geziler, savaşlar ve serüvenlerden sonra yoruldu yerleştiği Hollanda'da, batı düşüncesini altüst eden bir felsefe sistemi kurdu. Ben de anlamadım; matematikçiyim diodu hiç uğraşırken görmedim 15 yıl boyunca.. Hep gezdik.. Çok üşengeçti ama gene de gezdik. Kıramazdı beni..Sıkıysa kırsın. Kırardım kafasını, sonra da kalbini.. 2 kere 2'yi bile bilmezdi, kıvırır " kuşkucu yaklaşıom ben " derdi uyanık Descartes...

Öğrendiğinin, gördüğünün, duyduğunun, inandığının hepsini birden büsbütün silerek ( Bunda benim attığım sopaların da payı paydası vardır diye düşünüyorum; öyleyse...:) ), her şeyden kuşkulanmağa başladı. Yalnız tek bir şeyden emindi: düşüncenin varlığı "üşeniyorum, öyleyse yarın!". Ben de dedim " Hacı, böyle dersen olmaz, gel şunu " düşünüyorum öyleyse varım " yap. "
Gene kuşkucu yaklaşıodu ki bi baktım " tamam abi öyle olsun bea "dedi...

Buradan hareketle, evrenin açıklamasını yaptı.

Metot Üzerine Konuşma'da (1637) hep karmaşıktan basite inerek, gerçeği kuşatmaya yarayacak kuralları bir bir saydı. Asıl ben sayıyodum ona; anlamıodu kıt... Napsın? Herşeyi teker teker basit basit anlatmak gerekiodu...

Descartes, zamanının bilginleriyle, hükümdarlarıyla ve soylularıyla çevremden yararlanarak ilişki kurmuştur. O sırada ona hayran olan İsveç kraliçesi Kristina, az fıngırdak değildi kendileri Descartes'ı sarayına davet etti, ayarttı, bi kaç yıl takıldılar. Bi daha da Descartes'ı gören olmadı, elli dört yaşında Stockholm merkez camiinde ikindi namazına müteakkip cenaze namazı kılındı. Hoparlörden duydum....

Ramazan pidesi vs Hulk ekmek


Ramazam

Ramazan ayı nedeniyle;
mercimek % 215
pirinç % 88
kurufasulye % 71
patlıcan % 68 zamlanmış....
Ramazam değil de nedir?

Bi de daha az kalorili, doymamış yağ oranı yüksek ( tabii oruç tutmuş ondan ) "aymar"zan var, gökhan zan da var cam adam..( Kurşun geçirmez camlar da varmış... )

Şöyle de olabiler; 512 GB "ram"azam ayı...Yaaa....

11 ayın elemanı olan bu ay başlamadan garip sorular gelmeye başlar ilgili ilgisiz makamlara, kaymakamlara.

Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın var mıdır? Varsa seks yaparak oruç açılır mı? Çok açılırsa boğulur mu? Yoksa ağla ağla açılırsın mıdır? ( Bence buradaki "ağla"dan kasıt balık ağı ile açılmadır ki nasıl açılayım denizde... )

Ramazan kampanyaları, alışverişte, telefonda, kolalarda sevgili kapak biriktirimleri ile karşımızda...

Ramazan ait en güzel şeylerden biri de sevgili, susamlı, yumurtalı ramazan pidesidir mis kokan..