29 Mart 2010 Pazartesi

2 avans


27 Mart 2010: BEŞİKTAŞ 3-2 Eskişehirspor
22.dakikada 0-2 yenik duruma düşen BEŞİKTAŞ, 30.dakikada ilk golü bulur, 59.dakikada skoru eşitler, 73.dakikada öne geçer. Ve maçı 3-2 kazanır.

7 Kasım 2008: BEŞİKTAŞ 5-2 Kocaelispor
16.dakikada 0-2 yenik duruma düşen BEŞİKTAŞ, ilk yarı sonunda skoru eşitler, 90 dakika sonunda ise maçı farklı kazanmıştır; 5-2.

24 Ağustos 2008: Antalyaspor 2-3 BEŞİKTAŞ
36.dakika itibariyle 2-0 yenik durumda olan BEŞİKTAŞ, maçın son 20 dakikasına da bu skorla yenik girer. 70 ve 78'de goller bulur ve skoru eşitler, son dakikada ise öne geçer ve maçı 2-3 kazanır.

19 Ocak 2008: BEŞİKTAŞ 4-2 Kasımpaşa
İlk golü 1.dakikada yiyen, 20.dakikada 0-2 yenik duruma düşen BEŞİKTAŞ, 21.dakikada ilk golünü bulur. 34.dakikada ise skor eşitlenir. İlk yarı eşitlikle bittikten sonra 69.dakikada öne geçilir, 83.dakikada galibiyet perçinlenir; 4-2.

20 Ekim 2007: Trabzonspor 2-3 BEŞİKTAŞ
6.dakika itibariyle 2-0 yenik duruma düşen BEŞİKTAŞ, 22 ve 26.dakikada bulduğu gollerle skoru eşitler, 73.dakikada öne geçer ve maçı 2-3 kazanır.

22 Eylül 2007: BEŞİKTAŞ 3-2 Denizlispor
10.dakika itibariyle Fatih'in iki golüyle 0-2 yenik duruma düşen BEŞİKTAŞ, ilk golü 17.dakikada bulur, 34.dakikada skoru eşitler ve 60.dakikada öne geçip maçı 3-2 kazanır.
Teşekkürler "Hayatın Ta Kendisi"...

28 Mart 2010 Pazar

Melbourne, born again

Melbörn, Avustralya'nın Victoria eyaletinin başkenti ve 3.7 milyon nüfusuyla ülkenin ikinci en kalabalık şehri (2006 sayımına göre). Melbourne bir milyon nüfusu aşmış şehirler arasında dünyanın en güneyinde bulunanıdır.

Melbourne, 2002 ve 2004 yıllarında The Economist dergisi tarafından düzenlenen Dünyanın En Yaşanılabilir Şehirleri anketinde kültürel nitelik, iklim, yaşama ücreti, ve sağlık, suç oranı gibi sosyal koşullar bakımından birincilik derecesini paylaşmıştır.

Şehir adını Derbyshire kasabasının Melbourne köyünde evi bulunan Birleşik Krallık Başbakanı William Lamb, 2. Vikont Melbourne'den aldı. Kelimenin kökü Eski İngilizce'ye dayanır (mylla burne) ve "değirmen suyu" anlamına da gelir.

27 Mart 2010 Cumartesi

Düşünce gücü, kalkınca büdü :)

Düşünmek mutsuz eder...

Bu yüzden mi mutludur deliler?

Delilerden sen anlarsın konuş onunla Derya....


























18 Mart 2010 Perşembe

Hayat

Oyun gibidir hayat, ama oyun hayat gibi değildir hiç bir zaman...

Doğarsın, ölürsün ve bu ikisinin arasında geçenlerdir hayat...Bu ikisi arasında da ağrır hep karnın.

18 yaşında, aşık olduğun için;
25 yaşında, gelecek kaygın olduğu için;
30 yaşında, işinden memnun olmadığın için;
35 yaşında, çok içtiğin için;
40 yaşında, çok fazla çalıştığın için;
55 yaşında, artık aşık olmadığın için;
60 yaşında, geçmişinden pişman olduğun için;
75 yaşında, kanser tüm vücudunu sardığı için....

Boş duramazsın öyle, itaat de edersin karnın ağrırken; anne babana, öğretmenine, sevgililerine, patronlarına, eşine ve de doktorlara....

Nayk veyahutta amerikancasıyla nayki

Zenginlerle fakirler arasındaki farklardan biriymiş...
Şaşırdım duyunca...
Yoksullar kendilerine nayk almak için uyuşturucu satarlarmış, zenginler ise uyuşturucu almak için nayklarını...

15 Mart 2010 Pazartesi

Mikail Michael

Deprem sonrası Elazığ’a gidip incelemelerde bulunan Başbakan Tayyip, hastanede karşılaştığı yaralılardan küçük Mikail’e, “Hangi takımı tutuyorsun?” diye sordu.

“Beşiktaş” karşılığını alınca da, “Gel seni Fenerbahçeli yapalım” önerisinde bulundu. Ancak Mikail, “Ben Beşiktaşlıyım. Takım değiştirmem” diyerek Başbakan’ı şaşırttı. Siyah beyazlıların bu diyalogu öğrendikleri için Elazığ’a hazırlıklı gittikleri öğrenildi.

Yaaa....

9 Mart 2010 Salı

Vay be bu laflar futbolla ilgili adamların ağzından çıkmış























Eğer biraz çirkin olsaydım, ne Pele ne de Maradona'nın adı hatırlanırdı.

Futbol basit bir oyundur, zor olan ise basit futbol oynamaktır.

Futbol istatistikleri mini eteğe benzer. Birçok şeyi gösterir ancak asıl merak edileni göstermez.

Futbol, 22 kişinin oynadığı ve sonunda hep Almanlar'ın kazandığı bir oyundur.

Livorno'yu eşimden daha çok sevdiğimi söylüyorlar. Bu kesinlikle yanlış. Eşimi de en az Livorno kadar seviyorum.

Liverpool şehrinin iki büyük takımı var; biri Liverpool, diğeri de Liverpool'un yedekleri.

Teknik direktör olmak için, önce futbolcu olmak gerektiğini söylüyorlar.Peki, jokey olmak için de önce at mı olmak gerekiyor?

Leeds United maçında oyundan alınmasaydım, takım arkadaşlarımı bıçaklayabilirdim.

Birinciysen birincisindir, ikinciysen hiçbir şey.

8 Mart 2010 Pazartesi

Kalp mi, ciğer mi daha romantik?

Aşkın kalple ilintisi vardır derler...Var mıdır hakikaten? Bir nevi kanlı pompa olan tiksindirici bir organdan ziyade hava solutan bir organla daha sıkı ve de fıkıdır ilişkisi kanımca. Aşk, önce ciğerleri sıkıştırmaz mı? Sıklım sıklım sıkıntı basmaz mı, kocaman bi çocuk oturmaz mı içine nefes aldırmayan?

Kalbim kırıldı denmemeli, ciğerlerim sıkıştı denmeli sırf aşıklar vereme yakalandığı için...Bunun için en romantik organ ciğerlerdir...Tavası da güzel olur...Çehov, Kafka, Chopin, Camus, Azize Terasa bu hastalıktan ölmüş, tesadüfen mi? Herkesin içinde uykuya yatmış hazır bekleyen acı olan aşk kalpte midir? Yoksa var olduklarını kanıtlamak için bekledikleri yer ciğerler midir verem, krem ve ilhan irem için?

Korkulmak mı, sevilmek mi?

Hangisi daha güvenlidir, güvboyludur dürüst olmak gerektiğinde? Sevilmeyi seçmek, sevmekten vazgeçebilme ihtimali taşıyan kişiye bırakmak mıdır dizginleri bile bile; en baştan kabullenmek midir üzülmeyi? Peki ya korku duyulduğunda senden? Biraz egoizmden ne zarar gelir, hem (in)sana hem başkasına? Peki ya romantizm? O zaman beklemelisin kendi üzüntünü, üzüntülü görüntünü....