24 Eylül 2009 Perşembe

Zeitgeist izle , izlemeyen...



Para, ABD, ekonomi, sosyal yaşam, 11 eylül, ABD, Venezüella, WW1, WW2, Vietnam, ABD, Usama 1000 Ladin, Usiris, Jesus, Mosiris, Musa....

Ohh be düzelmiş....


Ya noluo bu bloga? Bi resim ekleyemiyoz bi yazı yazamıoz? Kimdir sorumlusu?

15 Eylül 2009 Salı

İlk defa doğru söylemiş Hıncal; böyle şeylere soyunması neden acaba?



90 Dakika'nın Aziz Yıldırım'ın baskısı ile kaldırıldığı söylentilerine nerdeyse ben bile inanmaya başlayacağım.. Sebebi "Tarafsız" (!) medyamız.. İki haftadır, hakemler maç sonuçlarını nasıl doğrudan etkiliyorlar, nasıl puanları keyiflerince dağıtıyorlar ve medya, bu rezalete, dostlar alışverişte görsün, satır aralarına 8 punto gizlenmiş bir iki cümle ile dokunup nasıl seyirci kalıyor, inanılmaz..
90 Dakika prime time, yani herkesin ekran başında olduğu saatlerde yayınlanan tek etkin eleştiri programıydı ve bu tür haksızlıkların üzerine şiddetle gider, bundan da Aziz Yıldırım fena halde rahatsız olurdu.
Aziz Yıldırım 3 yıl üst üste Şampiyonluk sözü verdi. 90 Dakika kaldırıldı ve işte, geçen hafta Manisa'yı doğrayan hakemler, bu hafta da Bursaspor önünde Fenerbahçe'yi akla hayale gelmez bir korumaya aldılar. Mesela, Türk takımlarının Avrupa maçlarını yöneten herhangi bir hakemle, 7 kişinin altına düşüp hükmen mağlup olacak Fenerbahçe, 90 dakika boyu adı hakem olan zat-ı muhteremi döverek maçı eksiksiz bitirdi. Gökhan Gönül, Lugano, Mehmet Topuz (İyi niyetliydi ama, hakemi iki kez göğüs çaprazı ile nerdeyse 20 metre sürdü), Kazım, Alex ve Guiza'nın doğrudan kırmızı, ya da en azından üçer sarı kart görecekleri pozisyonlar tek kartla geçiştirildi.
Merkez Hakem Komitesi'nin amacı belli.. Gözlemciler ve Temsilciler Kurulu'nun amacı belli.. Medyanın da amacı belli..
Aziz Yıldırım sözünü tutacak, o da belli..
Tabii, böylesi rezilliğe Galatasaray'ın seyirci kalması söz konusu değil. Onun da ağzına bir parmak bal çalmak gerek..
Karar verilmiş, Şampiyonlar Ligi'ne Fener'le Galatasaray gidecek..
Beşiktaş karşısında Galatasaray darmadağın olur ve biterdi, eğer sahada bir hakem olsaydı..
Mustafa Sarp, Milan Baros, De Franco kırmızı kartla oyundan atılırdı. Ondan sonra da sonuç ne olurdu tahmin zor değil.
Peki o zaman söyler misiniz, Beşiktaş ve Anadolu takımları bu ligde niçin mücadele ediyorlar?.
Eğer ligin ilk ikisine şimdiden karar verilmiş, buna göre hakem tasfiyesi yapılmış, kalanlar gereken talimatı ve gözdağını almışlarsa..
Ve de medya, bu rezilliği görmezden gelme kararı vermişse..
Bu ülkede bir, tek bir yürekli Anadolu Takımı yöneticisi bekliyorum.. Böylesi rezil bir maçta takımını sahadan çekecek ve işin örtbas edilmesini önleyecek bir yürekli yönetici..
Nasılsa kaybedecek şeyleri yok..
Bu Fener- Galatasaray düzenini bozacak bir başka hamle aklıma gelmiyor, kusura bakmayın..

***


Tabelacı medyamızın takkesi bininci kez düştü..
Pazar sabahı gazetelere baktım..
"Beşiktaş oynadı, Galatasaray kazandı" diyen tek gazete yok..
Skor 3-0 ya.. Cesaret edemezler. Oysa maçı ayni skorla, 3-0 Beşiktaş da kazanabilirdi. O zaman neler yazarlardı, tahmin edebiliyorum..
"Mustafa Denizli Galatasaray'ı çözdü ve dahiyane taktiği ve takımı ile Rijkaard'ın Galatasaray'ını perişan etti" diye efsane yaratma ve övgü yarışına hem de nasıl girerlerdi..
Ama Galatasaray 3-0 kazandı ya, vur abalıya.. Denizli yerin dibine sokuluyor..
Yahu bir tane ciddi, mantıklı, akıllı analiz olmaz mı?. Bu ne utançtır?.
Beşiktaş'ın en kötü oyuncusunda müttefikler.. Rüştü.. Galatasaray'ın en iyi oyuncusunda da ittifak ediyorlar.. De Franco..
Yani Beşiktaş'ı kalecisi yıkmış, Galatasaray'ı kalecisi kurtarmış, yazan onlar.. Peki bu istatistik gerçeği analizlere niye yansımıyor?..
Rijkaard'ı şaşırtan Beşiktaş 11'inin ve Denizli taktiğinin aslında harika bir çözüm olduğunu niye kimse aklına getirmiyor, ya da yazamıyor?.
Takım kadrolarına bakın.. Beşiktaş'tan 1 kişi alıp, Galatasaray'a koyar mısınız?. Oysa Galatasaray'ın kulübede değil, tribünde oturanları bile Beşiktaş'ta direkt oynar.. Bu kadar büyük güç farkı nasıl ortadan kalkar?.
Mustafa Denizli işte bu tür çözümlerin adamı..
Sezon başından beri varlıkları yoklukları belli mi, Bobo, Nobre ve Holosko'nun?.. Sezon başından beri, hangi maçta ne yapmışlar?..
Ama bu ucuz Bab-ı Ali, maç kaybedildi mi kulübeye bakar. Orda kim oturuyorsa, onların hesabını sorar yıllardır. Biz de yıllardır Haşo ile 90 Dakika'da bunun dalgasını geçeriz. Gene öyle yaptılar.. Vay efendim, niye oynamamışlar?..
Yahu en zayıf rakipler önünde yok adamlar, Galatasaray'a ne yaparlar ki?.
Dört maçta altı puan kaybetmiş adamlar ve taktikle bu Galatasaray önüne çıkmak yenilgiyi peşin kabul etmek değil mi?.
Niye Nihat?.. Niye Tabata?.
Çünkü Servet, Emre Aşık ikilisini havadan geçmek kolay değil. Oysa yerden oyunda Galatasaray savunması delik deşik. İtirazı olan var mı, Bab-ı Ali?.. O zaman bu ülkenin en hızlı kontratak adamları Nihat ve Tabata ile bu savunmayı göbekten ve yerden delmek iyi bir plan değil mi?.
Galatasaray'ın iki beki de hücuma meraklı.. Kanatlara futbol teknikleri yüksek, iyi topa basan, iyi dripling yapan, iyi adam eksilten ve iyi pas veren Yusuf ve Serdar Özkan'ı koymak ve Sabri ile Hakan Balta'ya ileri çıkışlarını pahalı ödetmek harika bir düşünce değil mi?.
Sahanın en iyisi olduğu iddia edilen Sabri'nin kanadından Yusuf kaç gol akını yaptı saydınız mı?.
Ya rakipsiz milli bek Hakan Balta'nın tarafından Serdar kaç kez, hem de nasıl gol pozisyonları ile geldi?.
Beşiktaş ligin başından beri, en çok gol pozisyonuna Galatasaray maçında girmedi mi?..
İstatistikler elinizde, bakın ve bana yanıt verin, tabelacılar?.. Bakın ve cevap verin, görelim..
O goller atılamadı ve de o goller yendi ise, Mustafa Denizli niye suçlu olsun, benim futbol cahili, tabelacı meslektaşlarım, hadi yanıt verin!.. Ve de hakem üç Galatasaraylı'yı göz göre göre oyundan atmadıysa, üstüne üstlük..
Bu "Kararlı" hakemlerle bu lig seyredilmeye değmez..
Bu tabelacı medya da okunmaya..

11 Eylül 2009 Cuma

IV. Murat neden öldü?


IV. Murat ilk üçe giremediği için çok içerlemiş ve intihar ederek ölmüştür :)

IV. Murat (Osmanlı Türkçesi: مراد رابع Murād-i rābi‘) (d. 27 Temmuz 1612 - ö. 8 Şubat 1640) 17. Osmanlı padişahıdır. 1623 ile 1640 yılları arasında hüküm sürdü.IV. Murat İstanbul'da, sultan I. Ahmet'in ve asıl ismi Anastasya olan Yunan asıllı Kösem Sultan'ın oğlu olarak dünyaya geldi. Bazı saray entrikaları ve komploları neticesinde deli amcası I. Mustafa'nın yerine, daha 11 yaşındayken tahta geçti.

Saltanatında ilk yılları :IV. Murat taht geçtikten sonra, ülkeyi uzun süre akrabaları ve annesi Kösem Sultan yönetti. Bu süre içinde İmparatorluk anarşiye ve büyük iç karışıklıklara sürüklendi, Safeviler Irak'ı ele geçirdi, Kuzey Anadolu'da isyanlar patlak verdi ve 1631 yılında Yeniçeriler sarayı basarak sadrazam ile birçok devlet yöneticisini öldürdü. Zaten çocukluğu sırasında ağabeyi Genç Osman'ın şehit edilişine tanık olan IV. Murat, tüm bu olayların da etkisiyle çok sert bir mizaca büründü ve yirmi bir yaşından itibâren ülke yönetimini tamamen kendi ellerine aldı.

Mutlak saltanat yılları :IV. Murat ilk olarak, yaygınlaşmış olan rüşvet ve iltiması ortadan kaldırdı ya da en aza indirdi. Annesinin yönetimi altında aşırıya gitmiş olan keyfî harcamalar ile savurganlığı bitirdi. İstanbul'da alkol, tütün ve kahveyi yasakladı. Yasağa uymayanların öldürülmesini emretti. Bazı geceler tedbîl-i kıyafet ile sokaklarda teftişlerde bulundu.

Askerî başarıları :IV. Murat devrindeki en önemli askerî olay Safeviler'e karşı girişilen 1623–1639 Osmanlı-Safevi Savaşları'dır. Bu savaşta Osmanlı orduları, Azerbaycan, Erivan, Tebriz ve Hamedan'ı ele geçirmiş ve son olarak 1638 yılındaki Bağdat Seferi ile 1624'ten beri İran işgali altında bulunan bu şehri yeniden Osmanlı topraklarına katmışlardır. Bağdat'ın fethinin ardından IV. Murat, tarihe geçen o ünlü sözü söylemiştir :

“ Bağdat'ı almaya çalışmak, Bağdat'ın kendinden daha mı güzeldi ne! ”

IV. Murat, bu savaşlarda Osmanlı ordularını bizzat kendisi komuta etti ve büyük bir askerî dehâ olduğunu kanıtladı. Sefer sırasında, Anadolu'daki tüm isyanları ve isyan etmesi muhtemel unsurları yoketti. Böylece devlet otoritesi yeniden ve kesin bir şekilde sağlandı. Yerli halk, memnuniyetini göstermek üzere birçok yerel yapıya onun ismini verdi.

Safeviler, kesin Osmanlı zaferi karşısında çaresiz kalınca barış istemek zorunda kaldılar ve 1639 Mayıs'ında Kasr-ı Şirin Antlaşması imzalandı. Antlaşma neticesinde Mezopotamya Osmanlı egemenliğine girdi ve Birinci Dünya Savaşı'na kadar Osmanlı'nın toprağı olarak kaldı. IV. Murat, İstanbul'a döndükten sonra saygın devlet adamlarına, İmparatorluğun eski parlak günlerine dönmesine yönelik ekonomik ve siyasi projeler hazırlanması emrini verdi. Ama hastalığı ve ırsî bir sonuç olan erken ölümü, onun İmparatorluğu dönüştürme fikirlerine ve çalışmalarına engel oldu.

Ölümü IV. Murat, 1640 yılında İstanbul'da henüz 27 yaşında ölmüştür. Ölüm nedeni üzerine iki ayrı iddia vardır. Batılı kaynaklar sirozdan, Osmanlı kaynakları ise damla hastalığından öldüğünü iddia ederler. IV. Murat, ölüm döşeğindeyken kardeşi İbrahim'in öldürülmesini emretmiştir. Ancak emri yerine getirilmemiş ve İbrahim, onun ardından padişah olmuştur. IV. Murat'ın bu emri vermesinin nedeni, kardeşi İbrahim'in deli olduğunu ve tahta geçmesi halinde İmparatorluğun büyük karışıklıklara sürükleneceği düşüncesi ve endişesine sahip olmasıydı.

10 Eylül 2009 Perşembe

Gene pas geçti


Katılamadık galiba Dünya Kupası'na...Olsun zaten Fatih Terin katılsak da bir bahane bulurdu.."Bu vuvuzelalar yüzünden oynayamadık", "FIFA bunları bilinçli, stratejik olarak yapıyor" falan diyebilirdi...En azından şimdi kafamız rahat...Arda da GSli ve FBli basına ne kadar büyük bir futbolcu olduğunu dün gece bir kez daha göstermiştir...İstikrar mı önemli adamların 7 attığı takıma 4 atarken büyüteçle bakıp kendilerini kandırmak mı?

Sevinç ve Üzgünç














Bunlar iki kardeşmiş...İkisi de birbirinin değerini anlatırmış var ya da yok olduklarında...Dünkü Polonya maçı sevinçti,kardeşlerden büyük olanı...Bosna da Fatih Terin (benim terim değil)sayesinde büyümeye çalışan çirkinliklerle, çirkefliklerle, terbiyesizlikle, amansızlıkla beslenen küçük kardeş...

YUHmur ile YAĞMAr





Nasıl bir şehircilik anlayışıdır yağmur sonrası şehir içinde yağmurdan dolayı ölebilmeyi başarmak? Yuh denmeli! Eee peki orda yaşam savaşı verenlerle yağma savaşı verenler? Biz neymişiz be abi? Ne halleri düştük? İkisi de birbirinden utanç verici?

Şemsiye açılımı


Şu açılım olayında akıllıca hareket etmek gerekir diye düşünüyorum...Yoksa şemsiye hikayesine dönecek...Adamlar! (ne dediğim sadece bu harflerden ibaret değildir) hergün şehit vermemize sebep olurken hükümet anlamsız hareketler peşinde...Kimden puan almaya çalışıyor? Dün gene 9 şehit verdik...

Başbakan İnönü Florya Köşkü'nde Atatürk'ü ziyaret etmiş:

ATATÜRK - Hayırdır İsmet? Habersiz geldin.

İsmet İnönü - Paşam, azınlıklar meselesi.... Konuyu Meclis'e getireceğiz.. . Ne diyorsunuz?

ATATÜRK - İsmet bugün geç oldu... Yarın sabah erkenden gel, konuşalım.

İnönü çıkınca Atatürk "bütün görevlileri" toplamış:

ATATÜRK - Sadece laleler kalsın... Bahçedeki diğer bütün çiçekleri sökün, atın... Derhal.

İsmet İnönü sabah gelmiş, bahçenin "halini" görmüş ve "görevlilere" sormuş:

İsmet İnönü - Ne oldu böyle?

Görevli- Gazi Paşa Hazretleri emrettiler, söktük..

Başbakan İnönü, Cumhurbaşkanı Atatürk'ün odasına girmiş:

İsmet İnönü - Paşam, bahçenin durumu nedir?

ATATÜRK - Azınlıkları söküp attım İsmet.

İnönü "anladım" dercesine başını öne eğmiş

2 Eylül 2009 Çarşamba

İnsomnia



İnsomnia oldum galiba ben...3 gündür uyumuyorum...Uyumaya korkar oldum...Yataryatmaz bişeyler oluo düşmeye başlıyorum uçurumlardan..İçimde, göğsümde, beynimde bişeyler atıo sanki...

İnsomnia ya da uyuyamama hastalığı, bir uyuma sorunudur. Uykuya dalamama, ya da gece boyunca sürekli uyuyamama sorunlarını barındırır. Hastalar genel olarak, gözlerini birkaç dakikadan fazla kapalı tutamamaktan ya da yatakta bir o yana bir bu yana dönerek uyuyamamaktan yakınırlar.

Eğer ki insomnia birkaç geceden fazla uzun sürerse, kronik bir hastalığa dönüşerek uyuma eksikliği doğrultusunda oldukça zararlı olabilir. İnsomnia doğal uyuma dengesini bozar ve tamiri oldukça zor olabilir. İnsomnia hastaları genel olarak öğleden sonra ya da akşama doğru kısa süreli uyudukları için, geceleri de uyumakta zorluk çekerler. Bazıları da vücutlarını limitlerinde kullanmaya çalışırlar. Bu da çok mühim fiziksel ve zihinsel sorunlara yol açar.

İnsomnia ayrıca birçok ilacın yan etkisi olarak, stres sebebiyle ya da duygusal, fiziksel ve zihinsel sorunlar doğrultusunda da oluşabilir.

İnsomnia'dan kurtulmak için uyku haplarının yanı sıra kediotu gibi bir takım bitkilere de başvurulabilir.

Geleneksel yöntemlerin başında, uyumadan önce sıcak süt içmek; uyanır uyanmaz sıcak bir duş almak, öğlen egzersiz yapmak, öğlen yemeğinde bol yemek yemek ve akşam yemeğinde az yemek yemek, ve erken yatmaya çalışmak gelir.

Geleneksel Çin tıbbı da yaklaşık bin yıldır insomnia aleyhinde kullanılmaktadır, genelde akapuntur, diyet ve yaşam analizi, bitkiler ana önlemleri oluşturur.


İnsomnia'dan kurtulmak [değiştir]Kafein kullanmamaya çalışın. Kafein; kahve, çay, guarana, kakao, kola (tüm kola içecekleri) ,enerji içecekleri, çikolata ve şekelermeler gibi ürünlerin içerisinde bulunur.
Yatak odası ortamı da uyuyabilmek için oldukça mühimdir. Bazı insanlar, ışığa ve sese aşırı duyarlı olabilirler. Yatak odasını karanlık ve sessiz kılmak gerekir.
Eğer ki yatağınızda, okuyorsanız, yazıyorsanız, televizyon izliyorsanız ve birçok aktivite yapıyorsanız; yatağınızla uyumaya değin ilişkinizi zedelersiniz. Bunun yanı sıra, belli bir saatte yatağa gidip, belli bir saatte uyanmak da gerekir. Gün sırasında uyumamaya çalışın.
Uyarıcı ilaç kullanıyorsanız (ritalin, concerta, adderall vs) doktorunuza başvurduğunuzda insomnia şikayetinizle birlikte bu ilaç kullanımını da bildirmeniz de kontrendikasyonlar açısından faydalı olabilecektir.
Bunun yanı sıra birçok yöntemi aynı anda kullanarak da insomnia karşısında çözüme ulaşılabilir.

Kafanızı tamamen boşaltınız. Kitap okumak, müzik yapmak, puzzle yapmak, bir şeyler karalamak, resim yapamasanız bile boş kağıda boş şeyler yazmak gibi şeylerle uğraşın. 1 2 gün içinde uykuya geçişlerin daha kolay olacağını göreceksiniz.
"http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nsomnia" adresinden alındı.