27 Ağustos 2008 Çarşamba

Gemisini kurtaran kaptan kurtarmayan ebe

Türkçe Sözlük'ten

Gemisini kurtaran kaptan: Güç bir duruma düşüldüğünde ne yapıp yapıp kurtulanlara övgü olarak söylenen bir söz. "O, gemisini kurtaran kaptandır, diye yaptığı alçaklıkla, namussuzlukla iftihar ediyor."- Ö. Seyfettin.

Önüm, arkam, sağım, solum sobe. Gemisini kurtaran kaptan, kurtarmayan unakıtan.

26 Ağustos 2008 Salı

Kabotaj Bayramı

Sözlük anlamı olmayan milletlerarası bir deyimdir herşeyden önce. Bir devletin, her nasılsa kıyılarındaki deniz ticaretini kendi sevgili vatandaşlarının kendi bayrağını taşıyan gemilerde ve gemiciklerde yapma hakkını bağışlamasıdır. Yok bi de bağışlamıcaktı ne demek kendi vatandaşı kendi limanını kullanamıo...

Neyse; bu hak ilkin XVI. yüzyılda İngiltere tarafından Kabataş civarında kullanılmaya başlanmıştır ki İngilizlerin dil alışkanlıkları ile Kabataş to Kabataj ordan da "Kaba"taj çok "kaba" olduğu için biraz törpülenerek Kabotaj halini almıştır.

Bu yüzyılda İngiltere, kendi kıyılarında yük ve yolcu taşıma hakkını, yalnız kendi vatandaşlarına ve İngiliz bayrağını taşıyan gemilerde yapma hakkını tanımış, başka gemiler ve gemicikler için bu hakkı tanımamıştır. Bu durum karşısında çok üzülen biz Türkler tarafından direkt yağlı direk icat edilimi ve ucuna bayrak takılımı suretiyle sevgili bayrağı alım ve alana da yük ve yolcu taşım hakkı tanınımı ile sporvari bir festival gibisin katılmak istiyorumlu bayram havasına bürünmüş küçük bir organizasyonla hak eden kazansın, yok yok centilmenlik kazansın, yok yok ekümenlik kazansın tadında bir şeye dönüşmüştür. Bu yarışmalardan ilki Bandırma yöresinde 1 temmuzda yapılmış ve Paşabayırlı Barboros Kabohattin Paşa tarafından tereyağlı direkten bayrak alınımı gerçekleştirilmiş ve bir gelenek halini almıştır. Tarihte döner kebabın da bu yarışmadan esinlenerek yapıldığı genel bir kanıdır.

Daha sonra gene Osmanlı İmparatorluğu, uzun yüzyıllar böyle bir hakka önem vermemiş ne gerek var demiş, kendi kıyılarında, başka bayrak taşıyan gemilerin ticaret yapabilmelerini, yük ve yolcu taşıyabilmelerini kabul etmiştir. Kapitülasyonlarla kabotaj imtiyazı, Türk gemilerinden tamamen alınmıştır. Ancak, 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması ile, kabotaj imtiyazı yabancı gemiler için kaldırılmış, 1 Temmuz 1926 gününden itibaren de Türk kıyılarındaki kabotaj imtiyazı, Türk gemilerine tanınmıştır. Bugün bizde Deniz Bayramı olarak kutlanır.

Günümüzde 2 temmuz sabotaj bayramı, 3 temmuz kamuflaj bayramı olarak kutlanmaktadır ki bu bayram belki de kutlanmamaktadır. Bu törenler çok sessiz sedasız , şatafatsız ve sevgili görkemsiz geçmektedir. Bunun nedeni ise toplumbilimciler ve tarihçiler tarafından hala açıklanabilmiş değildir. İki rivayet vardır buna dair ya çok iyi kamufle olunum ya da kimsenin kutlamama durumudur ki bu durumlarda kimsenin görünemeyeceği su götürmez susuz getirir durumudur. Benim fikrim ise muhteşem bir kutlama töreni şeklinde gerçekleştiği yönündedir. Süper kutlarlar bayramı süper kamufle olduklarından hiç belli olmuyorlardır diyorum ben.

Daha önceleri 2 temmuzda kutlanan kamuflaj bayramı, 3 temmuzda kutlanan sabotaj bayramı ile 1957'de yer değiştirmiş 3 temmuza alınmış, 2 temmuzdaki sabotaj bayramı da 3 temmuza alınmıştır. Bunun sebebi de kamuflaj bayramına katılan kişilerin saklı oldukları yerlere sabotaj bayramı gereğince yapılan sabotajların sonucu binlerce kişinin sabotaja kurbaj gitmesidir.

25 Ağustos 2008 Pazartesi

Cesare Pavese

Cesare Pavese, ailesinin yazlarını geçirdiği Torino'nun Santa Stefano Belbo köyünde bir memur çocuğu ( düşünün İtalya'da memur çocukları Torino'da, Roma'da falan doğabiliteli ) olarak doğmuştu, çok ama çok tatlı bir bebekti, nur topu gibiydi sanki..Daha sonra Katkı Harcı almayan Torino Üniversitesi'nde bayağı bi edebiyat okudu, onu bitirdi başka dillere merak saldı. Başbakanlık ve Büyükşehir Belediyesi'nin burslarıyla da İngiliz ve Amerikan edebiyatı okudu; bitirme tezini çok çabuk tez bir şekilde Walt Whitman şiirleri üzerine yazdı. Hemen akabinde de orta öğrenimini tamamladığı eski okulu Şehit Mehmet Liceo d'Azaglio'da edebiyat ve dil dersleri verdi. Bu dönemde İngiliz ve Amerikan yazarları ile alakalı yazıları La Cultura Futura Mutura aylık mecmuasında, daha sonra da o zamanlar dünya çapında en popüler mecmua olan SES mecmuasında yayınlandı.
Bu sıralarda gelen teklifleri bir arkadaşının kurduğu Einaudi Yayınevi'nde çalışarak değerlendirmeye başladı.

1935'te anti-faşist çalışmaları nedeniyle tutuklandı, 1936'da hükümet yanlış yaptığını anlayınca serbest bıraktı Cesare abiyi.

Brancaleone Hapishanesi'ndeki bir yılından esinlenerek Carcera (Hapis) romanını yazdı. 1950'de Yalnız Kadınlar Arasında romanı ile İtalya'nın önemli edebiyat ve ebediyat ödüllerinden Strega Ödülü'nü aldı.

Gene aynı yıl Torino'daki bir otel odasında uyku hapı alarak intihar etti benle konuştuktan hemen sonra; oysa ki ne kadar moral vermiştim ," Olur abi böyle şeyler bea.." demiştim. Meğerse karısı boynuzlamış Cesare abiyi.. Hem de Brutus ile.Yaa

Bi de şunları fısıldamıştı :

" Aylaklık saatlerin yavaş, yılların ise hızlı geçmesine yol açar.
Çalışmak saatlerin kısa, yılların ise uzun olmasını sağlar.
En dolu yıllar çocukluk yıllarıdır. Çünkü bu dönemde zaman dünyanın ne olduğunu anlamak ve ona alışmakla geçer. "

Meğerse abi gidiciymiş hakkaten, görünce Torino'yu dönüvermiş çocukluğuna..
Allah rahmet eylesin...

8 Ağustos 2008 Cuma

Afiyot olsun

Çeşitli nedenlerle ( mide bulantısı, ekonomik güçlük, buzluktaki etin çözülmemesi ya da bozulması gibi nedenleri sayabiliriz ama lütfen içimizden sayalım ki sonra her kafadan bi ses çıkıo karıştırıom o zaman da olmuo ) et, balık ve bazı durumlarda sevgili yumurta ki sevgili yumurtanın mı tavuktan değil tavuğun sevgili yumurtadan çıktığının kanıtıdır ta kendileri, süt ve süt ürünlerini ( hatta cacık bile yemezler içmezler ) yememeye denir.

Bazı yörelerde bu vaka-ı hayriyeye etyemezlik de denir. Etyemezlik, dinsel, ahlaki ve beslenmeye ilişkin nedenlere dayanır. Etyemezlerin çoğu, hayvansal maddelerden yapılan ya da hayvanlarda denendiğini bildikleri temizlik ve güzellik ürünlerini de kullanmazlar. İlk kez 1842'de kullanılmaya başlanan vejetaryen sözcüğü, Latince'de "sağlam, canlı, yaşam dolu" anlamına gelen vegetus sözcüğünden gelir.

Biz de bu tür arkadaşlara yemekten sonra afiyet olsun değil afiyot olsun demeliyiz yoksa çok alınırlar. Ne de olsa bu türden arkadaşlar hayatlarının hiç bir safhasında eti kullanmamalıdır. Biz her ne kadar sucuk falan da yesek en azından sevigili saygı şeysi olarak afiyot olsun diyelim...

7 Ağustos 2008 Perşembe

Cioran

Bir gün oturmuş Cioran abi ile futboldan bahsederken ben dedim " Köpekler istedi diye atlar ölmezmiş. " ,o da " Gözün işlevi görmek değil gözyaşı dökmektir. " demez mi? der.. Der demez hemen futbola döndük Ceauşescu'yu tartıştık..

6 Ağustos 2008 Çarşamba

Sevgili olimpiyat hazırlanmalarısı

Oolum bi yat!

Olimpiyat kavramının bazı tarihçiler, coğrafyacılar ve meteorologlar tarafından İsa’dan önce 776 yılında ( bunu da nasıl hesaplıyorlar, İsa'nın 776 yıl sonra doğacağını nereden biliyorlar da saymaya başlıyorlar 776 kaldı 775 kaldı. Bu da ayrı bir konu sonradan değinmem gereken ), Yunanistan'daki Olimp apartmanında üst kattaki komşunun yaramaz oğlusunun geç saatlere kadar çıkardığı seslere alt katta oturan sayın ev sahibisinin " Oolum bi yat mına koim, sporunu sonra yaparsın " demesinden çıktığını ileri ve geri ve hatta sağa sola fütursuzca sürülmektedir. Bu söylem zamanla yerini olimpiyata bırakmıştır. Gene aynı kaymaklara göre( Afyon kaymağı ki buna afyonizyak da denir ), bunun esası tanrılar tanrısı sevgili apartman yöneticisi Zeus adına düzenlenen bir festival gibisin katılmak istiyorumudur.

Sonradan hatta İsa'dan sonra bile, aynı şenliklerin bütün tanrılar ve ölmüş kahramanlar, apartman yöneticileri ve kapıcılar için yapılan genel bir kutlama niteliği aldığını görmekteyiz.

Nerde o eski Olimpiyat şenlikleri. Her dört yılda bir yapılır ve dört gün sürerdi. Eski Yunanlılar, iki şenlik arasındaki dört yılı "Olimpiyat" diye isimlendirir, zamanı ve olayları, İsa'dan önce 776 yılındaki ilk Olimpiyat festivalini esas tutarak kayıtlandırırlardı. Oysa şimdilerde öyle mi? Bakınız alt taraf...


1896 I. Olimpiyat Oyunları Atina Yunanistan
1900 II. Olimpiyat Oyunları Paris Fransa
1904 III. Olimpiyat Oyunları St. Louis Amerika Birleşik Devletleri
1906 Ara Oyunlar Atina Yunanistan
1908 IV. Olimpiyat Oyunları Londra Birleşik Krallık
1912 V. Olimpiyat Oyunları Stokholm İsveç
1916 VI. Olimpiyat Oyunları Berlin Almanya (yapılmadı)
1920 VII. Olimpiyat Oyunları Antwerp Belçika
1924 VIII. Olimpiyat Oyunları Paris Fransa
1928 IX. Olimpiyat Oyunları Amsterdam Hollanda
1932 X. Olimpiyat Oyunları Los Angeles Amerika Birleşik Devletleri
1936 XI. Olimpiyat Oyunları Berlin Almanya
1940 XII. Olimpiyat Oyunları Helsinki Finlandiya (yapılmadı)
1944 XIII. Olimpiyat Oyunları Londra Birleşik Krallık (yapılmadı)
1948 XIV. Olimpiyat Oyunları Londra Birleşik Krallık
1952 XV. Olimpiyat Oyunları Helsinki Finlandiya
1956 XVI. Olimpiyat Oyunları Melbourne Avustralya
1960 XVII. Olimpiyat Oyunları Roma İtalya
1964 XVIII. Olimpiyat Oyunları Tokyo Japonya
1968 XIX. Olimpiyat Oyunları Meksiko Meksika
1972 XX. Olimpiyat Oyunları Münih Almanya
1976 XXI. Olimpiyat Oyunları Montreal Kanada
1980 XXII. Olimpiyat Oyunları Moskova Sovyetler Birliği
1984 XXIII. Olimpiyat Oyunları Los Angeles Amerika Birleşik Devletleri
1988 XXIV. Olimpiyat Oyunları Seul Güney Kore
1992 XXV. Olimpiyat Oyunları Barselona İspanya
1996 XXVI. Olimpiyat Oyunları Atlanta Amerika Birleşik Devletleri
2000 XXVII. Olimpiyat Oyunları Sidney Avustralya
2004 XXVIII. Olimpiyat Oyunları Atina Yunanistan
2008 XXIX. Olimpiyat Oyunları Pekin Çin
2012 XXX. Olimpiyat Oyunları Londra Birleşik Krallık